Gordon Allport, insanın en belirgin özelliğini bireyselliği olarak tanımlar. Ona göre, her insan, benzeri bir başka varlık olmaksızın dünyaya gelir ve bir daha hiç kimse aynı şekilde var olmaz. İnsanlar arasındaki farklar, kişilikleri ve kendilerine özgü özellikleri, onları diğer tüm varlıklardan ayıran en temel faktörlerden biridir. Bu farklılıklar, kendimizi ifade ederken ilk önce sahip olduğumuz umutları, alışkanlıkları, hayalleri, sevdiklerimizi ve sevmediklerimizi paylaşmamıza neden olur. İnsanlar konuşmalarına bu konularla başlar, çünkü en önce kendilerini tanımak isterler. Fakat ne yazık ki, bu paylaşımlar bazen ilişkilerde zorluklara yol açar. Botton’a göre, ‘’Başkalarında rahatsız olduğumuz şeyler, aslında bizim kendimizde de benzer şekilde gördüğümüz ve şikayet ettiğimiz yönlerdir.’’ Yani, başkalarında bizi zorlayan özellikler, bazen kendimizde de aynı şekilde karşımıza çıkar.
Kişilik Nedir?
Kişilik, bireyin davranışları ve içsel süreçlerinin tutarlılığı ile şekillenir. Kişiliği anlamak için, bir kişinin genellikle nasıl davrandığını ve bu davranışların hangi duygusal ya da bilişsel süreçlere dayandığını incelememiz gerekir.
Tutarlı Davranış Kalıpları:
Kişilik, belirli bir zaman ve durumda sürekli olarak gösterilen davranış biçimleriyle de tanımlanır. Örneğin, biri her zaman dışadönük davranıyorsa ya da sürekli rekabetçi bir tutum sergiliyorsa, bu tutarlı davranış kalıplarının örnekleridir. Kişinin davranışları, tıpkı ‘’Her zaman böyle davranıyor’’ veya ‘’Bunu ondan beklerdim’’ gibi ifadelerle tanımlanır.
Kişilik İçi Süreçler:
Kişilik, sadece dışarıdan gözlemlenen davranışlarla değil, duygusal, güdüsel ve bilişsel süreçlerle de şekillenir. Güdüler, arzu ve ihtiyaçlardan kaynaklanan içsel dürtülerken, bilişsel süreçler dikkat, algı, anlama ve karar verme gibi zihinsel işlemleri içerir. Duygusal süreçler ise, yaşanan olaylarla ilgili hislerin yorumlanması ve bu hislerin davranışlarımıza nasıl yansıdığına odaklanır.
Kişilik Nasıl Oluşur?
Kişiliğin oluşumunda üç ana etken vardır: Kendimizi nasıl algıladığımız, başkalarının bizi nasıl gördüğü ve bu algılara verdiğimiz tepkiler. Kişiliğimiz, her üç faktörün etkileşimiyle şekillenir. Kendimizi nasıl tanımladığımız ve başkalarının bizi nasıl gördüğü, kişisel özelliklerimizi anlamada önemli ipuçları sunar.
Kişilik Gelişimi ve Temel Faktörler
Kişilik gelişiminin temelleri üç ana faktöre dayanır:
- Doğa (Nature): Kişisel mizaç ve genetik yatkınlıklar.
- Bakım (Nurture): Çocuklukta aldığımız eğitim, büyüdüğümüz çevre ve etkileşimler.
- Yaşam Ortamı: Bireyin yaşadığı toplum ve kültürel faktörler.
Bu üç etkenin birleşimi, kişiliğimizi ve davranışlarımızı şekillendirir. Sonuç olarak, bizler, içe kapanık, dışa dönük, özgüvenli veya güvensiz gibi sıfatlarla tanımlanabiliriz.
Zor Kişilik Nedir?
Zor kişilik, genellikle baskın, katılaşmış ve esneklikten yoksun bir yapı sergileyen bir kişilik tipidir. Zor kişiliklere sahip bireyler, kendilerine ve çevrelerine karşı esneklik gösteremezler. Bu durum, onların yaşamlarını ve çevreleriyle olan ilişkilerini zorlaştırır. Kişilik, eğer belirli sınırları aşarsa, “zor kişilik” haline gelebilir ve kişi hem kendisiyle hem de çevresiyle daha sağlıklı bir şekilde ilişki kurmakta güçlük çeker. Zor kişiliklerle ilişkilerde, en büyük zorluk, onları anlamak ve onlarla sağlıklı bir iletişim kurmaktır. Ancak, bir başka bakış açısıyla, en zor olan şey, zor kişiliklerin kendileriyle yaşamalarıdır. Yani, kendi içsel çatışmaları, onların en büyük engelidir.
Zor Kişiliklerle İletişim Kurmak
İletişimde, sadece kendimizi değil, karşımızdaki kişiyi de anlamamız gerekir. Her birey, dünyayı farklı bir gözle görür ve bu perspektif, onun davranışlarını şekillendirir. Bir kişiyi, onun bakış açısıyla anlamaya çalışmak, daha sağlıklı bir iletişim kurmanın anahtarıdır. Zor kişiliklerle sağlıklı bir diyalog kurmak, onların dünyalarını anlamakla başlar.
Benimsemek ve Kabul Etmek
Zor kişiliklerle başa çıkabilmek, benimseme ve kabul etme süreçlerinden geçer. Her birey, doğal olarak değişim geçirir ve bu değişimin kabul edilmesi, iletişimdeki sağlığı artırır. Değişim, ilişkinin sağlıklı bir şekilde evrimleşebilmesi için bir zorunluluktur. Bu süreçlerin doğal akışını kabullenmek, hem bireysel hem de toplumsal ilişkilerde dengeyi sağlamak için gereklidir.
Zor Kişilerle Nasıl Başa Çıkılır?
Hepimizin hayatında zaman zaman zor kişilerle karşılaşması kaçınılmazdır. İster iş yerinde, ister aile içinde veya arkadaş çevremizde olsun, bazen birileriyle iletişim kurmak gerçekten zorlaşabilir. Peki, zor kişiliklerle nasıl başa çıkılabilir? Onlarla sağlıklı bir iletişim kurmak, ilişkilerimizi daha verimli ve az stresli hale getirebilir.
Empati Kurmaya Çalışın
Zor kişilerle başa çıkmanın ilk adımı, onların dünyasını anlamaya çalışmaktır. Bir kişinin davranışlarının arkasında genellikle duygusal bir ihtiyaç, bir travma veya yaşadığı zorluklar olabilir. Onları suçlamak veya yargılamak yerine, duygusal durumlarını anlamaya çalışmak, empati kurmak iletişimi daha sağlıklı hale getirebilir. Empati, sadece karşınızdaki kişinin hislerini anlamayı değil, aynı zamanda onları değerli ve saygı duyulmuş hissettirmeyi de içerir.
Kendi Sınırlarınızı Belirleyin
Zor kişiliklerle ilişkilerde en önemli noktalardan biri, kişisel sınırlarınızı net bir şekilde belirlemektir. Eğer birisi sizin sınırlarınızı sürekli olarak ihlal ediyorsa, buna izin vermemek çok önemlidir. Kendi sınırlarınızı korumak, hem duygusal sağlığınız hem de ilişkinin sağlığı için gereklidir. Sınırlarınızı açıkça ifade edin ve gerektiğinde “hayır” demeyi öğrenin. Bu, hem sizi korur hem de karşınızdaki kişiye net bir mesaj gönderir.
Duygusal Tepkilerinizi Kontrol Edin
Zor kişiler, bazen bizi sinirlendirebilir veya hayal kırıklığına uğratabilir. Ancak, duygusal tepkilerinizi kontrol etmek çok önemlidir. Onların davranışlarına tepki olarak hemen bir şey söylemek veya tepki vermek yerine, sakin kalmaya çalışın. Bir adım geri çekilmek ve durumu sakin bir şekilde değerlendirmek, daha sağlıklı bir çözüm bulmanıza yardımcı olabilir. Duygusal olarak olgun olmak, zor kişiliklerle başa çıkarken size büyük bir avantaj sağlar.
Açık ve Net İletişim Kurun
Zor kişilerle etkili bir iletişim kurmanın anahtarı, açık ve net olmaktır. Onlara duygu ve düşüncelerinizi doğrudan ifade etmek, yanlış anlamaların önüne geçebilir. Ancak, bunu yaparken suçlamaktan kaçının. İletişimde kullanılan dil oldukça önemlidir. “Sen her zaman…” gibi bir başlangıç yerine, “Ben böyle hissediyorum…” diyerek, daha yapıcı bir yaklaşım sergileyebilirsiniz. Bu, karşıdaki kişinin savunmaya geçmesini engelleyebilir.
Karşınızdaki Kişiyi Değiştirmeye Çalışmayın
Zor kişilerle ilişkilerde, onları değiştirme çabası genellikle başarısız olur ve daha fazla stres yaratır. Her birey, kendi özelliklerine ve tutumlarına sahip olup, onları değiştirmek zordur. Bunun yerine, onları olduğu gibi kabul etmek, ilişkinin sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlar. Zor kişilikler üzerinde sürekli değişim yapma baskısı oluşturmak, genellikle ilişkiyi daha da zorlaştırır.
Sabırlı Olun
Zor kişilerle başa çıkarken sabırlı olmak, ilişkinin geleceği için çok önemlidir. Bazen insanlar, çevresel faktörler ya da kişisel problemler nedeniyle zorlayıcı bir tutum sergileyebilir. Sabırlı olmak, zaman içinde bu kişilerin davranışlarını daha iyi anlamanıza ve onlarla daha sağlıklı bir ilişki kurmanıza yardımcı olabilir. Sabır, aynı zamanda kendinizi korumanız ve duygusal olarak tükenmemeniz için de gereklidir.
İhtiyaç Duyduğunuzda Mesafe Koyun
Bazen, zor kişilerle sürekli bir arada olmak duygusal olarak yıpratıcı olabilir. Böyle durumlarda, kendinizi korumak için biraz mesafe koymanız gerekebilir. Mesafe koymak, kişisel sınırlarınızı korumanıza yardımcı olur ve sağlıklı bir ilişkide, her iki tarafın da rahatlık alanına sahip olması önemlidir. Bu mesafe, hem duygusal yenilenmeye yardımcı olabilir hem de karşınızdaki kişinin davranışlarını daha objektif bir şekilde değerlendirme fırsatı sunar.
Pozitif Bir Tavır Sergileyin
Zor bir kişiyle iletişimdeyken, pozitif kalmaya çalışmak önemli bir stratejidir. Karşıdaki kişiye olumlu bir yaklaşım sergilemek, onun tutumunu değiştirmese de, sizin daha az stres yaşamanıza ve durumu daha sağlıklı yönetmenize yardımcı olabilir. Olumlu bir dil kullanarak, çatışma yerine daha yapıcı bir ortam yaratabilirsiniz.
Kendi Duygusal Sağlığınızı İhmal Etmeyin
Zor kişilerle uzun süreli ilişkilerde, kendinizi duygusal olarak tükenmiş hissetmeniz mümkündür. Bu nedenle, kişisel bakımınıza özen göstermek çok önemlidir. Stresi azaltıcı aktiviteler yapmak, sevdiklerinizle vakit geçirmek, meditasyon veya spor gibi rahatlatıcı yöntemlere başvurmak, kendi sağlığınızı korumanıza yardımcı olur. Sağlıklı bir zihin ve bedenle, zor kişiliklerle daha kolay başa çıkabilirsiniz.
Profesyonel Destek Alın
Bazı durumlar, kişisel çabalarla çözülemeyecek kadar karmaşık olabilir. Eğer birisiyle sürekli olarak zorlanıyorsanız ve iletişimde ciddi güçlükler yaşıyorsanız, bir uzmandan yardım almayı düşünmelisiniz. Psikoterapistler veya ilişki danışmanları, zor kişiliklerle başa çıkma stratejileri geliştirmede size rehberlik edebilir.
Bir yanıt yazın